Giydim Mavi Tulumları

2008 yılında üretim planlama ve lojistik müdürü olduğum firmada işe başlamak için yola çıktım. İlk gün, çok heyecanlıyım. Yöneticilik yaptım ama müdür olmak başka. Arabam fabrikanın içinde olacak, prim alacağım, masama Türk kahvesi gelecek. Açıkçası iş hayatıma girdiğimden beri bana uzak olan ama özlemini çektiğim şeylere kavuşabileceğim.

Kapıdaki güvenlik görevlisine her zamankinden daha çok kendine güvenen bir gülümsemeyle selam verdim ve arabamı fabrika müdürünün arabasının yanına park ettim. Hiç unutmuyorum üzerimde mor lacivert karışımı safiri andıran bir pantolon ceket takımım var. Arabanın üzerinde anahtarı bırakarak, kapısını da ben geldim dercesine, hafifçe sesli kapattım. İlk geliş görev ne olursa olsun, insan kaynaklarıdır. Beni gözlerinin içi mavi mavi gülümseyen, birazda muziplik kokan bir edayla insan kaynakları şefimiz karşıladı. Tokalaştık. Bir dakika geliyorum diye içeriye gitti. Bekliyorum.

Beklerken pencereden girişe bakıyorum. İş başı yapacak yeni mesai arkadaşlarım şirkete giriş yapıyor. Yüzlerindeki ifadeye bakıyorum. ‘Mutlular mı?’, ‘Burası çalışılası bir yer mi?’, ‘Benim değerlerimle var olabileceğim bir ortam mı?’, soruları ardı ardına beynimde cevap bulmaya çalışıyor. Cevaplar hep olumlu cevap alıyor. Uygun, çalışılabilir, dost edinilebilir, birlikte yolculuğa çıkılabilir, birlikte yaratıcı projeler üretilebilir.

İnsan kaynakları şefimiz elinde iki paket ile geldi. Ben şaşkın. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.

–      Ayşe Hanım bu iş ayakkabıları ve mavi tulum sizin.

–      Benim mi? Diyorum da içimden bir yanlışlık olmasın, ben müdür olarak başladım demek geliyor.

–      Bu hafta montaj hattında çalışacaksınız.

–      Montaj mı?

–      Bizde ilk işe başlayan herkes önce üretimde çalışır.

–      Ama ben montaj bilmiyorum ki.

Dilim bunu söylüyor ama içimde fırtınalar. Bahane yaratan ben ile başlayan kibirli kelimeler… Olmaz yeni geldin sus diyorum susuyorum.

İçeri daha sonra montajda çalıştığını öğrendiğim bir arkadaşım giriyor. Fakat bir beden dili var sözcüklere sığmaz. Kendinden emin, uzun sarı saçlarını eliyle arakaya atıp, omuzlarını yükselterek ‘Ben size öğretirim Ayşe Hanım,’ diyor. Korkum dağılıyor, kibrim kanatlarını indiriyor, çocuk merakım canlanıyor. Elimde mavi tulumlar ve iş ayakkabısıyla onu takip ediyorum.

Birlikte montaj masasına geliyoruz. Bir metal parça ile kauçuk parçayı birleştiren elle birleştiriyoruz. Bir yandan onu izliyorum, bir yandan da nasıl bu kadar hızlı yaptığını anlamaya çalışıyorum. Nasıl mı görünüyorduk? Bir anne kızın mutfakta ilk keklerini pişirmesi gibi. Ben ilgi ve merakla onu izleyip onun gibi yapmaya çalışıyordum. O da sevgi dolu anne gibi yüzünde her daim affedebilmenin naifliği, işinin ehli olmanın güvenini ve yaşadıklarını temiz bir beyne anlatmanın heyecanını taşıyordu.

Her geçen gün montaj işinde daha az ıskarta vermeye ve hızlanmaya başladım. Yemeğe onunla gidiyordum. Ara molalarda ayran içerken kendisinin ve diğer çalışanlar hakkında sohbetler ettik. Onun vardiyası bitip evine giderken ben arkasından özlemle bakıp yarının gelmesini iple çektim. Ertesi sabah geldiğinde benim yaptıklarıma bakar bıyık altından güler ama hiç yorum yapmazdı. Sadece bir molada ‘Bizim yaptığımız iş de hiç kolay değil,’ demişti.

Daha sonra bu uygulamanın Toyota’da ilk işi başlayan tüm mühendislere uygulandığını öğrendim. Çalışmaya başladığım yerde ise işe yeni başlayan tüm çalışanlar için bu uygulama yapılıyordu. Ofiste çalışacak birisinin üretimi tanıması, üretimde çalışanların çalışma koşullarını anlaması, birlikte proje yapacağı çalışanların yaklaşımlarını fark etmesi ve en önemlisi birlikte üretmenin coşkusunu yaşaması için iyi bir uygulamaydı.

Bugünkü aklımla baktığımda lojistik ve üretim planlama müdürü olarak işime başlamadan önce üretimde çalışmamamın bana kazandırdıkları;

  • Teorisini bildiğim tüm üretim süreçlerini gözlemledim ve uyguladım. Böylece planlamanın temellerinden olan operasyonları seviyelendirme ve çizelgeleme işlemini gerçeğe yakın yapabildim.
  • SAP sisteminin iş akışlarını gerçeğe uygun düzenleyebildim.
  • O dönem çok yüksek olan lojistik masraflarını minimuma indirdim çünkü üretimdeki dar boğazları bildiğim gibi onu kısa sürede çözecek yöntemleri ve kişileri de biliyordum.
  • Üretimde çalışan arkadaşları tanıdım. Böylece kapımızı çalan bir problem ya da krizde çözümün kimde olduğunu biliyordum. Güvene dayalı kurduğum samimi ilişkiler sayesinde eskisinden çok daha hızlı çözümlere ulaştım.
  • Fiziksel olarak üretimde çalışmaya uygun olmadığımı gördüm. Bu üretimde çalışanları takdir etmemi sağladı. Böylece daha anlamlı ve empati kurabildiğim ilişkimiz oldu. Birbirimize yetenekli olduğumuz alanda yardımcı olarak karşılıklı gelişim sağladık.
  • Değer akışı haritalaması ile süreç iyileştirmesi yaparken aynı dili konuşabildik. Akış süresini kısaltma ve stok devir hızımızı artırma çalışmalarında onların sayesinde başarıya ulaştık.
  • Farklı hayat hikayeleri dinleyerek hayata bakış açıma çeşitlilik kattım.
  • Yüzümden gülücüğü eksik etmeyerek, kapımı hep açık tutarak ve sabahları üretim turu yaparak üretimin kokusunu aldım, çalışan arkadaşların nabızlarını yokladım, olmayanların durumunu sordum, somurtanlara takıldım. İnsanlarla çalışırken motivasyonu yüksek tutmanın başarıya nasıl yansıdığını canlı canlı öğrendim.
  • Her sabah ayak üstü krizleri konuştuğumuz toplantılara ürün hattı sorumlularını davet ettim. Krizleri nasıl çözeceğimize birlikte karar vererek işi kabullendiklerinde ne kadar çabuk ve etkin çözümlere ulaştığımızı gözledim. Bu arada o anki çözüm önerilerini sunarken ki gözlerindeki enerjiyi, heyecanlarını şimdi bula tatlı bir gülümseme ile hatırlıyorum.
  • Haftalık kaizen sunumlarını izlerken onların heyecanını hissettim. Bölüm olarak verebileceğimiz desteklerde birlikte çalıştığım arkadaşların kaizenlere destek vermesi için iş planlarında zaman ayırdım. Böylece kaizenlerin süreçlerimizi iyileştirmenin yanında kaynaşma, dayanışma, birlikte hedefe yol alma motivasyonlarımızı da geliştirdiğini öğrendim.

Diğer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

keyboard_arrow_up